20090612

Pek sevgili okuyucularım,
Uzun zaman süren geri saymalarımdan sonra, sonunda bu gece İzmir'e gitmek üzere yola çıkacağım. Aaah çılgın atıyorum mutluluktan. İzmir'de ancak internet kafeye gidersem birşeyler yazabilirim sanırım.
Hiç gitmezsem - ki sanmıyorum kesin giderim - 6 temmuz'da görüşmek üzere!

beni özleyin

mosquitoqueen

20090611

~Bavul Yapmak

Dünyanın en iki yüzlü eylemi bence. Giderken, keyifle, şarkılar söyleyerek ve özenle hazırlıyorsun. Ki bu gece yapmak için sabırsızlanıyorum. Ama dönerken yapacağım bavulu düşündükçe her şeyi şöpe atasım geliyor.

eminim beş karış suratla, kıyafetler çantaya tıkılmış halde döneceğim.

bak daha gitmeden dönmenin derdine düştüm..
sonBİR!

20090609

Manic Street Preachers



Yetişin komşular! Manic Street Preachers yeni albüm çıkarmış! Gerçi masstival kapsamında İstanbul'a geleceklerinden haberdardım, anlamalıydım. Henüz dinlemedim ama gün içinde dinlemeyi düşünüyorum.

Albümün adı Journal for Plague Lovers. Kapak güzel olmuş, ama hikayesi ne acaba..

~Uyandırılmak

Sanırım dünyada daha iğrenç bir eylem daha yok. (varsa bile o da uyanmaktır sanırım) Mutlaka 'uykunun en tatlı yeri'dir, mutlaka rüyanın can alıcı noktasına gelinmiştir, derken reklama girer gibi uyandırılırsınız. Ancak o reklam asla bitmez. Stephen King kitapları gibi, sonsuz kalıverir ve siz de bütün gün beyninizi yersiniz.

Uyandırılmak bir kaç şekilde olur. Bir tanesi, yanınızda yatan kişinin sizden erken kalkması, üstüne de yerinde duramaması sonucu gerçekleşir. Sağa döner, sola döner, gider gazete alır gelir (ki bu kısmı annemden biliyorum)(ve evet annemle yatmaya bayılırım.)(tabi onu görebildiğim o ender zamanlarda)(nokta) ve yanınızda hışırdamaya başlar. Durmaz. Uyanırsınız, küfredersiniz.

Diğeri, siz akşamlara kadar uyumak isteği içindeyken, çizgi film peşinde koşan küçük çocuktur. Tom ve Jerry'nin ruhunu evde yaşatır, bütün "bilmem ne savaşçıları"nı ve ben10'i eve doldurur. Uyanırsınız, hem dublaj sanatçılarına, hem de pek sevgili çocuğa küfredersiniz.

Ve bir de self-destruct yöntemi var tabi. Alarm. *türk filmlerinde sıkça duyulan dehşet efekti gelecek buraya.* Erken kalkmak zorunda olduğunuz o lanet günlerde, ki muhtemelen hafta içi her gün olur bu, en büyük kabustur. Öncelikle alarm sesi seçmek, başlı başına bir işkencedir. Sevdiğiniz şarkıyı seçerseniz, bir kaç güne kalmaz nefret edersiniz ondan. Sevmediğiniz bir şarkıyı seçerseniz, güne dünyanın en asabi insanı olarak başlarsınız. Kısık sesliyse uyanamazsınız, ancak yüksek sesliyse de sıçrarsınız.

Şimdi anlatacağım yöntem, sanırım en fenası. Telefon çalmasıyla uyanmak. Öncelikle, "top atsan uyanmam" türünden bir insansanız, tebrik ediyorum efendim. Ancak, "top atsan uyanmam, ama telefon sesine karşı koyamıyorum lan" insanıysanız, bendensiniz. Şimdi diyeceksin ki, sesini kıs. Çoğu zaman öyle olmakla birlikte, kısamayacağınız zamanlar da oluyor efendim. Mesela kuzeninize/kardeşinize bebek bakıcılığı yapıyorsanız, ya da annenizin deliye dönmüş şekilde üstünüze saldırmasını istemiyorsanız, telefonun sesini huzurla kısabilirsiniz.

Bu şekilde uyandırılmak bir sınav gibidir. Karşı taraf çok değer verdiğiniz biriyse(sevgili, alıngan arkadaşlardan biri ya da bir aile büyüğü) veya bağıramayacağınız biriyse, (patron ya da benim durumumda özel öğretmen) önce beyninizin kendine gelmesini bekleyeceksiniz. Elinizi bulacaksınız, ki uykuluyken bu çok zor oluyor, ve telefonu açacaksınız. Durumu idare edene kadar konuşun, kapattıktan sonra istediğiniz kadar küfredebilirsiniz!

Ancak işin acı tarafı şu ki sevgili okuyucu, bir kere uyandırıldıktan sonra o uykudan bir daha yarar gelmiyor. Olan sizin gününüze oluyor.

Bol uykulu günler diliyorum.

01:30

Evdeyim. Dediğim gibi, hiç çıkmadım. Bütün gün pinekledim ve yarın da farklı olmayacak. Ama mutluyum. Gerçekten.


İnanılmaz derecede az kaldı gitmeme, yazılarım dengesizleşti, düşüncelerim de öyle.

sonüç.

20090608

~Bad Hair Day.


Evdeyim. Tek başıma. Sabah insanı değilim ben, kalktığımdan beri sağa sola çarpa çarpa dolanıyorum. Bileğimi masanın kenarıyla kesmeyi başardım. Ayrıca yataktan kalkarken düşüyodum. Felaket haller.
Bi de üstüne kahvaltımı kendim hazırladım. Hazırladım? Yok. Tosta peynir koymayı unuttum. Saçma sapan bişey oldu o da. Şimdiyse delirmiş saçlarım, dağılmış odam ve çeşitli şarkılar eşliğinde oturuyorum. Yerimden kıpırdamaya da niyetim yok.

eviseviyorum.

ps: sondört.

20090607

20:34

when everything else is gone.


sonbeş.

Aaah izmir'e son beş. manyaklar gibi heyecanlıyım. otobüste okuyacağım kitaba kadar planladım, o derece. de dönüşü fena be.

dönüşü fena.

20090606

22:29

Bu sabah yine uyandım.
Ve hala yarın olmamıştı.

~Google Translate

Ne yaptın ya. Ne yaptın. :D Güzide bir şarkıyı yerden yere vurarak hayat enerjimi emdi.

You're beautiful. You're beautiful.
You're beautiful, it's true.
There must be an angel with a smile on her face,
When she thought up that I should be with you.
But it's time to face the truth,
I will never be with you.


Çok güzel duyuyoruz. Çok güzel duyuyoruz.
Sen, bu doğrudur güzel demektir.
İşte onun yüzünde bir gülümseme ile bir melek, olmalıdır
Ne zaman o sana olmalıdır kadar düşündüm.
Ama gerçeği karşısında zaman,'s
Seninle hiçbir zaman.

Çok güzel duyuyoruz ne olm, o nerden çıktı ya?


ps: izmir'e sonaltı.

20090603

23:42

ölmeni gerçekten istememiştim. gerçekten.



end of the episode.

23:25

usually when things has gone this far
people tend to disappear
no one would surprise me unless you do
i can tell there's something goin' on
hours seem to disappear
everyone is leaving i'm still with you

Bu yazı...

-Minibüste cüzdanı kafama düşüren 300 kiloluk teyzeye,
-Yanıma oturup sağ baldırımı himayesine alan, üstüne müziğin sesini kıs diye vik vik yapan, yine aynı teyzeye,
-Minibüsün önüne konuşlanan çöp arabasına,
-Felsefe sınavına,
-Geçmek bilmeyen günlere,
-Karın ağrılarıma
-Ve bunaltıcı sıcağa yazılmıştır.

Hepinizden nefret ediyorum.

20090601

~Hey Jude!


Kimyadan geçtim. İnanılmazı başardııım ve kimyadan geçtim.
Kim ya dan geçtim.
Kimyad an geçtim.
Olalala!

Evet. Ehem. Zorlu sınav haftam bitti, notlarım açıklandı ve haftaya mutlu bi başlangıç yaptım. Ki bu alışılmadık bir şeydir, ben asla haftalara mutlu bir şekilde başlamam. Pazartesiyi evlatlık gün olarak görürüm. Tiksinirim ondan. Uzağa itelerim.
Bütün gün okulda boş boş oturduk. Hiç bir ders dolu değildi. Bi felsefe sınavı için gittim ya, nasıl içime oturdu. Sınav da bi garipti, bir satıra 2 test sorusu sığdırmış, rekorları kırmış pek sevgili hocamız.
Kağıdımda karıncalar koşturuyor gibiydi. Okumaya üşendim. Ata sallaya yaptım. Eah, yerim ulan. Sofi'nin Dünyası'nı okumuş adamım ben.

Dünkü alışveriş maceramdan bir skinny, 3 capri, 2 bluz ve yazınki bir nişanda giyilecek bir elbiseyle çıktım. bi de topuklu ayakkabıyla. annemin işi hepsi.

Şimdiyse kutu kutu dondurmamla, keyifli bi şekilde the Beatles dinliyorum.

Falling, yes i am falling, and she keeps caaalling,
Me back again!

ps: fizikte tüm sınıfın mna koydum. hehe.