20091031

çizim kafası.

şu tepedeki header'ı ben çizdim. bu ara fotoğrafdan çok çizim yapmaktayım.
deneme oldum. ne hallerdeyim ben bile bilmiyorum.

20091030

rooney, onkırkdört.

I'm a terrible person
I'm a terrible person
I'm a terrible person
Cause I've made up my mind
I'm a terrible person

deli müzikler eşliğinde kendime yarım saatlik kadar bi tatil verdim. adeta kendimden geçiyorum. vücudumun her uzuvunun ayrı ayrı üşüdüğünü söylemek zorundayım. kucak hariç, lap top bugünler içindi...

it's gonna be a bad day come sunday..

20091028

headlights. yirmiüçonyedi.

yaşama isteği.
geri gel.

20091025

time. onbirsıfırdokuz.

"saatler ayarlandı, bir saat daha fazla uyumaks.. o bebeyim." şeklinde sevinirken, bi saat daha geç yatıp herşeyi bozan bir huzursuzum ben.

20091011

been dazed and confused. onbironbeş

metallica'nın dazed and confused coverını dinlerken gözüm ikide bir saatime kayıyor. onbironbeş. dersane yolları, saat tam onikisıfırsıfırda. (saatleri bitişik yazma hastalığım kontrol edilemez boyutlarda.)

please take me far, far away..

şimdiyse tuesday's gone, lynard skynard cover'ı. metallica bu işte gerçekten iyi, çok iyi.. blue öyster cult cover'ları, pek tabii bob seger ve işte lynard skynard. gerçi biraz deşerseniz, metallica'nın bildiğiniz bazı şarkıların aslında cover olduğunu görüp şaşırabilirsiniz. my baby's gooonee..

bu şarkı baya baya inanılmaz..

güne the cure'la başladım. normal değilim şu an.

20091009

hastalık, yirmiüçkırkbir.

ölüyorum hastalıktan. bi otu ıhlamur sanarak kaynatıp içtim.
sonuç, ot ıhlamur değilmiş.
sonuç, ben de hala hastayım.

duact ilk defa bi bokuma yaramadı. şaşkınlıklar içerisindeyim. tantum'a bile bana mısın demedim.
bağışıklık sistemim laçka olmuş durumda.

bambaşka hastalık kafalarındayım. çılgıncasına.

20091008

our time is running out. |ikibirbirbir.


zaman azalıyor ve ben test çözmedikçe huzursuz hissediyorum:
test çözdükçe de huzursuz hissediyorum.
hay sıçayım.

foto: deviantart

20091007

eiffel, yirmibirkırkbeş.


gördüğüm en orjinal eyfel kulesi fotoğrafısın. keşke ben çekseydim.

defter. yirmibirotuzsekiz.

defterlerimi kurcalarken, eğer önceden yanlış yazdıysam düzeltmeyi hiç sevmiyorum. çünkü her şeyin o andaki gibi kalmasını severim.
anılarımı değiştiriyormuşum gibi geliyor.

o yes gibi.

burada bi işler oluyor, yirmibirotuzbeş!

http://theballadofjayne.blogspot.com

hem de ne şeyler.

20091005

death or glory, just another story. | yirmiyirmialtı.

yirmi yirmi altı. pekiştirilmiş gibisin.
hiç bir şey yapmak istemiyor canım yine. the clash dinleyip şuursuzca, senkrone olmayan hareketlerle hafif hafif kafa sallıyorum.

death or glory, just another story!

yarın okulların tatil olmaması, bana hiç bir şey ifade etmiyor. zira sabah 10 gibi falan başlayacak olup akşam 7'de bitecek olan, kol gibi bir dersane-etüt programına sahibim. erken kalkıcam yine, çanta, testler..

neyse, en azından beşiktaş'tayken zaman hızlı geçiyor. şu topuklu-skinny kombinasyonunu deneyebilirim yarın. beynimi yaktığım belli oluyor değil mi ufak ufak.. yeşik yol filmi geldi aklıma böyle deyince. süngeri ıslatmayan puşt, mna koyim senin lan! ne etkilenmiştim o filmden..

sağ kulağımın üzerinden bir kara sinek pike yaptı. sivrisinekleri ne kadar seviyorsam, kara sinekten öyle bir şiddetle nefret ediyorum. küfredesim geliyor. sikiyim öyle sineği ben. mesela.

cranberries çalıyor nedense. clash'ten nasıl döndüyse? hay itunes gibi seni.. üstümde HAYVANİ boyutlara ulaşmış bir yorgunluk var. ve sürekli derslerden bahsetmek istemiyorum ancak, 19 test matematik ödevi evlat acısı gibi koydu.

i thoughed nothing could go wrong
but i was wrong
i was wrong

yarın kendi başıma yemek yicem. hiç sevmediğim bir iştir, şimdiden tasasına düştüm. (do you have to do you have to let it linger) baş ağrısı. hayır, apranax, sana gelene kadar daha çok yolum var.

kitap okuyamıyorum bu ara ve bu son derece sinirimi bozmakta.
en iyi arkadaşlarından biri sıkıntıdan kafayı yemiş, s- (neyse lan adından size ne.) isminde bir adamsa öğle tenefüsünü insanlara bakıp megadeeeeeet diye bağırarak geçirebiliyormuşsun. ya da almancacılardan kurabiye çalarak. eğer bunları yaptıktan sonra tenefüs ısrarla bitmeyi reddediyorsa okulun etrafında 27 tur atıyormuşsun. ama sonra sana çikolata ısmarlayabiliyor, o yüzden şikayet etme.

my mother, she hold meee.
my father, he
lied me.

dur lan, ben cranberries dinlemem ki normalde. deep purple açayım. don't make me happy. inanılmaz şarkısın.


20091004

eulogy, ondokuzoniki.

hiç bişey yapmak istemiyorum aslında şu anda. yazmak falan da istemiyorum ama yazıyorum nedense. uyumak istemiyorum, uyanmayı hiç istemiyorum. sanırım sorun varoluşta.

just tell me that is all you want..

bu sabah bavullu bi kız gördüm. bi saniyeliğine sadece. kırmızı gibi bi bavulu vardı. kocaman. gittiğini düşünüp özendim. sonra dönmüş de olabilir aslında diye düşündüm ve saçma bi sıkıntı kapladı içimi. Bu aralar aklım gitmekte. dönmek ilgimi çekmiyor hiç.

geçen sene kadıköy'e yürüyordum. büyük bi eylem vardı ve otobüsler çalışmıyordu. oldukça kalabalık bi grup olarak yürüyorduk. eylemin izleri heryerdeydi. yürürken duvarlara atılmış sloganlara baktım. isyanı kokladım. o kıpkırmızı harfler hala zihnimde. dünse ilk defa dikkat ettim oradan geçerken.
kırmızı harfler, iğrenç bir renkte boyayla kapatılmışlardı. hepsi. tek tek. devrimi boyamışlardı. ama harfler asiliklerini sürdürüyorlardı, o salak boyaya rağmen, soluk da olsa, kırmızıları seziliyordu hala. kafamda bin bir düşünce, öylece bakakaldım.. bu aralar istanbul'la garip duygular paylaşıyoruz.

bu aralar oldukça karışık yazıyorum. kafam da karışık ki zaten, düzgün düşünmeyi bilmiyorum ben. herşeyi aynı anda, deli bir hızla düşünüyorum.

alkol bazı insanlarda bunu engellermiş, bende daha da hızlandırdığını keşfettiğim günden beri, bunu engellemeye çalışma amacı güderek içmiyorum. battı balık yan gider havası hakim.

hellrider.
hellrider.

angel. onsekizyirmisekiz.

bazen yaşadığım hiç bi şeyi unutmamak sinirimi bozuyor. Öyle gereksiz bir özellik ki.

20091003

n o m o r e l i e s. onyediellisekiz.

bi kaç gündür yine iron maiden çılgınlığım başladı. sıradan bütün albümlerini dinliyorum ve bi kez daha söylüyorum ki, insan üstüsünüz.

çok moralim bozuk benim. dila'yla buluşacaktık bugün. o hasta oldu buluşamadık. hem onu göremedim diye mutsuzum, hem de o hasta diye. bi an önce iyileşmeli. bi an önce. bugün ot gibi gittim geldim dersaneye. bi kulaklık aldım. sonunda insan gibi müzik dinliyorum. bası 0 tizleri sonda olan kulaklığımdan kurtuldum.

vapurda denize bakarken, fotoğrafçı bi arkadaşımla karşılaştım. ve çok spontane bi biçimde, beni modeli yapmaya karar verdi. sanırım güzel iş yaptık, ben beğendim en azından.

no more lies. dinleyin bunu.

baş ağrısı, git başımdam.
g i t.