20100504

your mother should know.

küçüklüğümden beri kahve bağımlısı değilim. hatta bir sene önce içtiğim kahveyi şimdi içsem, saniyesinde kusarım. bir fincan kahveye olabildiğince süt doldurur, üstüne de 4 şeker eklerdim. siyah kahve olurdu sana beyaza yakın bir bej.

kahve içmeye ortaokulda, gilmore girls'le birlikte başladım. anne kızın sabah akşam koyu koyu kahveleri içmelerine hayrandım resmen, onlar için bir ritüeldi bu. onlar gibi içemiyordum elbette, benim içtiğim şerbet gibi bir şeydi ama olsun, içiyor muydum sonuçta, evet! derken lise 3'te, öss çalışmalarıyla birlikte, kahve içişlerim sıklaştı. geç saatlere kadar uyanık kalmaya başladığımdan, sürekli içiyordum. eskisi kadar şekerli olmasada, yine fazla şekerli ve fazla sütlüydü. zamanla şekeri azalttım, bunu yapmamla birlikte kahvenin o kendi tadını aldım ve buna aşık oldum.

şu anda şekersiz içiyorum kahvemi. kahvaltı etmiyorum, koca bir bardak kahveyle yetiniyorum. süt eklemekten vazgeçmedim hayır, ama onu da oldukça azalttım. şu anda içmekte olduğum kahvemle mutluyum.

işte bu da kahve tarihçemdir. gilmore girls ya, hey gidi.

Hiç yorum yok: